Kalp krizi, kalbi besleyen atardamarların tıkanmasına bağlı olarak kalp kasının çalışması için gerekli oksijenin hücrelere iletilememesi sonucunda kalp dokusunun hasara uğramasıdır. Bu durumun oluşması için, damar duvarının zedelenmesi ve buna bağlı olarak kolesterol ve yağ gibi maddelerin birikerek plak yapılarının oluşması gerekir. Plak oluşan damar duvarları zamanla sertleşmeye başlar ve bu durum hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve obezite gibi rahatsızlıklarla da ilerleme kaydeder. Eğer zamanında müdahale yapılıp kalp dokusu beslenemezse bunun sonucunda kalbin kan pompalama fonksiyonu bozulur ve buna bağlı olarak kalp yetmezliği gelişebilir.

Vücudun çeşitli bölgelerinde oluşan ve basit gibi gözüken ağrılar bazen ciddi problemlerin habercisi olabilir. Kalp krizinde en yaygın görülen ağrı, göğüs orta hattında sol kolu kapsayan baskılayıcı ve sıkıştırıcı bir ağrıdır. Göğüste bıçak saplanma hissi veren ağrı ülkemizde ciddi bir ağrı olarak düşünülse de genelde basit bir kas ağrısı veya akciğer kökenli enfeksiyon sonucu oluşabilir. 

Kalp krizi belirtileri bazı hastalarda her iki el bileğinde ve kolda, sadece sağ kolda veya çenede ağrı olarak da görülebilir. Mide bulantısı ve kusma dahî kalp krizi belirtisi olabilir. Özellikle yaşlı hastalarda mide bulantısı ve ağrısı durumunda kalp krizi ihtimali mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şikayetlerle hastaneye başvuran birçok yaşlı hastaya yapılan tetkik sonucunda kalp krizi teşhisi konulmaktadır. Ayrıca şeker hastalığı olan yaşlılarda ağrı hissi azaldığı için bu hastalarda görülen her türlü hastalık ve yakınma durumunda da ciddi bir problem olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bazı hastalar göğüs ağrısı olmaksızın yalnızca çene ağrısıyla diş hekimine başvurup problemin diş ve diş eti kaynaklı olduğunu düşünmektedir. Ancak ciddi huzursuzluk hissi veren, halsizlik ve yorgunluk oluşturan, soğuk terlemenin eşlik ettiği diş/çene ağrısı kalp krizine işaret ediyor olabilir. Bu durumdaki hastalar uzman bir hekim tarafından mutlaka muayene edilmelidir.

Damar tıkanıklığına yol açacak ekstra risk faktörleri; hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, obezite, hareketsizlik, stresli yaşam, sigara kullanımı vb. tüm durumlar kalp krizi tetikleyicisi olabilir. Bu durumlardan bazıları ilaç kullanımı ve hayat tarzı değişikliğiyle kontrol altına alınabilir ancak bazı durumlar dışardan müdahale ile kontrol altına alınamaz; hasta yaşı, aile öyküsü, genetik yatkınlık gibi.  Eğer bir kişinin özellikle anne baba ve birinci derece akrabalarının 50-60 yaş aralığında veya daha genç yaşta kalp krizi geçmişi varsa ufak bir rahatsızlıkta veya belirtilerden şüphe ettiği durumda uzman hekimlere başvurmalıdır.

Kalp krizi insan hayatını tehdit eden ciddi bir sağlık sorunu olup, kalp krizine karşı her daim tedbirli olunmalı ve olası risk faktörlerini azaltmak için çaba gösterilmelidir.

Leave a reply